16 Ocak 2009 Cuma

En iyi dostluklar çocukken edindiğimiz dostluklarmış

Nejat Yavaşoğulları - Yalnız Kalma Bu Dünyada



İş, güç yorgunluk derken gitmeye zaman bulamadığım anneciğimin ve babacığımın yanındaydım geçen hafta sonu. Döneli bir hafta oldu annemin kokusunu alabiliyorum hala :( Tekirdağ benim için sığınak sürekli yaşamayıp böyle arada gittiğimde huzur buluyorum orada. Tekirdağ küçük bir yer, herkes birbirini tanır orada. Gizli saklı bir şey yapamazsınız çünkü mutlaka bir tanıdık görür uçurur haberi ailenize :) öyle sinemaya gidiyorum diye evden çıkıp bara falan gidemezsiniz yani :) Nerde kiminle olduğunu bildikleri için, İstanbul'da çocuğu dışarı çıkan aileler gibi panik halinde olmazlar genelde.

Lise günlerimi hatırlıyorum şimdi. Çok güzel ve eğlenceli bir okul hayatım oldu benim. Lisede bizim sınıfta 7 kişiydik. Lise sonların toplam sayısı 20 kişiydi :)) bu yüzden 20 kişi birlikte gezerdik. Sürü halinde bir oraya bir buraya toplaşır, sahilde ateş yakar, şarkılar söyler, 20 kişi dolmuşa biner çarşıya gidip orayı karıştırırdık. Minibüse bindiğimizde mutlaka bir kaç sarhoş arkadaşımız rezillik çıkarır önde oturan kadınlara ben bu kadını, kızı, amcayı tanıyorum diyip eline koluna yapışır laf atardı :) kahkahalarımızdan, gürültümüzden minibüs şöförünün kafası şişer, bizden kurtulmak için bastıkça basardı gaza.

En iyi dostluklar çocukken edindiğimiz dostluklarmış. Bunun üzerine epeyce kafa yormuştum. Çocukken saf ve temiz bir duyguyla bağlanıyorsun arkadaşına. Kirlenmemiş, hayatla boğuşmamış zamanlarından kalan temiz duygularla büyüyor içinde arkadaşın. Belki de bu yüzden çocukluk arkadaşını gördüğünde heyecanlanıp, için mutlulukla doluyor. O saflığı, temizliği, çılgınlıkları, iki yüzlü olmayan insanları hatırlatıyor bu küçük karşılaşma. Gözlerinin içinde çocukluğunu gördüğün için bu kadar mutlu oluyor insan belki de.

Dostluklar kolay kazanılmıyor malesef. Çocukluk arkadaşınla birlikte büyüyorsun. Sümüklü halini bilir yani :) En berbat hallerini görmüş, en kötü zamanlarında başına yastık yapmıştır göğsünü, sarhoş olup kustuğunda annenler gelmeden kusmuğunu temizlemiş, seni yıkamış, giydirmiş, üstünü sıkı sıkı örtüp, uyuyana kadar başında beklemiştir. Bunları hiç bir zaman yüzüne vurmamıştır. Ergenlik döneminde o asi zamanlarında çılgınlıklara seninle koşmuş, yeri gelmiş korumuş, yeri geldiğinde seni kendine getirmek için yüzüne okkalı bir tokat atmıştır. Dönüp ona sen bana vurdun diyemezsin bilirsin ki senin canının yandığından çok daha fazla canı yanmıştır onun o tokatı attığında. Bazen konuşmazsın gözlerinle anlatırsın derdini. Anlar seni! yanında 10 kişi vardır, anlamazlar ama o halinden, tavrından, içeri girişinden, kirpiklerini oynatışından bir sürü anlam çıkarır ne durumda olduğunu bilir. Kırılacak mı üzülecek mi diye kasmazsın kendini. Sözcüklerini seçerek konuşmazsın o senin kerdeşindir sana kırılır belki ama 5 dk sonra unutur her şeyi kaldığı yerden devam eder. Kendisi çocuk olmasına rağmen büyütür seni. Her adımını takip eder, uyarır, yeri gelir sevgilin gibi kıskanır.

Özledim...
20 kişi Handelerin evine gidip, annelerini gönderdikten sonra kendimizden geçene kadar hoplayıp, zıplamalarımızı. İçip, kusup o kafayla yerleri temizlemelerimizi. 3 lü kanepede 2 kişi sıkış pıkış uyumaya çalışmamızı.

Bağ evine gidip bin saat şömineyi yakmakla uğraşmamızı. Sarhoş olup kendimizi çimenliklere atmamızı. Avazımız çıktığı kadar bağırarak şarkı söylememizi.
Kim ne diyecek diye düşünmeden sarmaş dolaş orada burada gezmelerimizi
Süpriz doğum günü partilerimizi
Birimizin morali bozulduğunda 20 kişinin bir araya gelerek onu güldürmeye çalışmasını
Bara gidip, sabaha kadar eğlenip, sabahın ayazında karda yüzüncüyıla kadar yürümelerimizi
Birbirimizi 20 kişinin dışındakilerle paylaşamamamızı.....
Yazmakla bitmeyecek yaşanmışlıkları çok özledim.
Vazgeçemediğimiz insanlar vardır. Çocukluk arkadaşlarım benim vazgeçilmezlerim. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne yaşarsak yaşayalım. Bir araya geldiğimizde kötü olan her şey biter. Aklımıza bile gelmez. İlkokuldan beri arkadaşım benim bunlar ! arkadaşım olmaktan çıkmışlar artık kardeşim olmuş, ailem olmuşlar. Hala doğum günlerimizi birlikte kutlarız, saat 00.00 olduğunda mutlaka yanımdadırlar. Kötü zamanımda 20 kişi olmasa da 5 i yanımda destek olur. Elim, kolum, gözüm olur bana yol gösterirler. Yemeğe çıkar kaynatırız. Meşhur balık günlerimiz vardır. Donatırız masayı güleriz, ağlarız. Canımız sıkıldığında Hande'nin kapısına dayanır, kızı uyutmaz sabaha kadar vikvikleriz. Onlarsız bir hayat düşünemiyorum. Hepsi hayatımın renkleri onları çokkk çokkk ama çoookkk seviyorum. Canlarım benim.

5 Comments:

ESRİK said...

Aile ve dostlar, onlar gibisi var mı? Özletti bu yazı bana da eski günleri:))

Üfürükten Prenses said...

ilk dostlarımızın bu kadar kıymetli olduğunu o zamanlar bilseydik çok daha farklı olurdu herşey..

ilk dostlarımı bende çok özlüyorum.. evlilik,iş vs.. hepsini yavaş yavaş kaybediyorum..

tugbisimm said...

ne kadar uzun süre görüşülmese de ilk karşılaştığın an sanki dün birlikyteymiş gibi oluyorsun. Allah kimseyi dostlarından ayırmasın.

esrik öfke; keşke dönülebilse o günlere :))

şirinem said...

evet dostluklar güzek gerçek dostlar olunca nekadar şanslısın :) inş dostlarında dostluklarında hep uzun soluklu olurlar sevgiler

tugbisimm said...

teşekkür ederim şirinem