7 Ekim 2009 Çarşamba

Kahreden keder kısaca hayat

Göksel - Ağlamak Güzeldir





Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma









Ağlamak öfke delice nefret
Doruklarda aşk doyumsuz sevinç
Kahreden keder kısaca hayat
Ve nefesin ve nefesindir

Ağlamak senin kara dünyana
Hala sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelliğin ve çirkinliğinle
Varolduğundur varolduğundur

Ağlamak şu gelip geçici dünyada
Herşeye rağmen varolmak demektir
Ağlamak yaşayan binlerce duygu
İnsanca güzel bişeydir

Yumuşacık sarı tüyleriyle soğuk kış gecelerimin vazgeçilmezi...
minik patileriyle burnuma yüzüme dokunur, sabaha kadar onu sevmem için uyutmazdı yakışıklı oğlum. Uykum gelene kadar o yumuşak tüyleri arasında elimi gezdirmekten şikayetçi olmazdım. Onun güven duyduğu kolların arasında mutluluktan çıkardığı mırıltılar uykumu getirir, bencilce uykuma yenik düşerdim. Şimdi olsa da o sıkılana kadar sevsem, mis kokusunu içime çeksem.
Onu kaybetmeden bir hafta öncesi farkettim bebeğimin nefes alışındaki garipliği. 07 Ağustos Cuma günü İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne götürmek için sabah erkenden yola çıktım. Tekirdağ ile İstanbul arası arabayla 1-1,5 saat ve PAŞA'nın ilk yolculuğuydu. Yol onu çok sarsmış olacak ki daha hastaneye ulaşamadan fenalaştı, ağzından köpükler çıkarmaya başladı. Sakin olamıyor, soğukkanlı davranamıyordum. Hastaneye vardığımda iyice kötüleşmişti, 8 kişi onu hayata döndürmek için yaklaşık 3 saat boyunca başından ayrılmadılar. Ciğerleri su toplamış, oksijen tüpüyle nefes alıyor, minik damarından aldığı ilaçlarla hayatta kalmaya çalışıyordu. Onu yıkarken, tırnaklarını keserken hırçınlaşır elimden kurtulmak için tırnaklarını halıya geçirerek kaçmaya çalışırdı. Kimi zaman bu tırmıklardan ben de nasibimi alır, canımın acısı geçinceye kadar söylenir dururdum. Şimdi hayata tırnaklarını geçirip, yenilmemesini istiyordum. Yanından hiç ayrılmadım, orda olduğumu bilmesini, bizi bırakmamak için savaşmasını istiyordum. Dayanamadı bebeğim, suni teneffüs ile son kez miyav dedi ve bıraktı kendini
bıraktı beni, bıraktı bizi ...
Sarıldım bebeğime, son kez çektim kokusunu içime,annem görmesin diye götüremedim Tekirdağ'a, ellerimle verdim toprağa
Dinmedi gözyaşlarım, gitmedi yüreğimin acısı
Şimdi pişmanım, keşke diyorum hep
keşke daha çok sevseydim
hep keşke, keşke
Haykırsam neye yarar ki şimdi
bıraktı beni, bizi
Şimdi annesi Ece'ye her baktığımda, onu görüyorum.
Onu da kaybetmekten korkuyorum.
Söz geçiremiyorum kendime, ağlıyorum utanmadan ağlıyorum. Oğlumu özlüyor ağlıyorum, kızımı kaybetmekten korktuğum için ağlıyorum.

5 Comments:

dwarfwaves said...

kedilerden bahsedilince benim için akan sular durur..senin adına çok üzüldüm,hem de çok..ben de herdaim kedilerime bakıp dualar ediyorum bir şey olmasın diye..çok tatlı canlılardır bu kedi milleti..bu arada teselli sözcükleri düşündüm ama tıkandım kaldım...:((

şirinem said...

canım benim ne kadar üzüldüğünü anlamamk mümkün değil ama hayat işte acısıyla tatlısıyla herkes için herşey için geçerli en kısa zamanda eski haline dönmeni tüm kalbimle dilerim sevgilerimle

tugbisimm said...

ikinize de çok teşekkür ederim, böyle zamanlarda kelimeler yetersiz kalsa da sizi anlayan birilerinin olduğunu bilmek, acını paylaşmaları bile insana yetiyor.

khaos said...

Çok üzüldüm ama..

ağlama tubis..
Kıyma gözyaşlarına..
Umutlu ol..

Ve de özletme bu kadar kendini..

lemur said...

canım ya ne güzel anlatmışsın hüznünü bile...ağlatacaktın beni bile.